Sosyal medya aracılığıyla paylaşım yapan memura disiplin cezası uygulanabilir mi?
Anayasa, 657 sayılı Kanun, Anayasa Mahkemesi Kararı, Kamu Görevlileri Etik Kurulu İlke Kararı birlikte değerlendirildiğinde, sosyal medya aracılığıyla paylaşım yapan memura disiplin cezasının uygulanması belli kriterlere bağlanmıştır.
30.04.2021 tarihli 31470 sayılı Resmi Gazete’ de yayımlanan İnsan Hakları Eylem Planı kapsamında kamu görevlileri bakımından sosyal medya etik ilkelerinin Kamu Görevlileri Etik Kurulunca belirlenmesi öngörülmüş ve bu kapsamda Kamu Görevlileri Etik Kurulu almış olduğu “Kamu Görevlilerinin Sosyal Medya Kullanımında Gözetmesi Gereken Etik İlkeler” konulu 20.09.2021 tarihli ve 2021/81 sayılı İlke Kararı ile sosyal medya etik ilkelerini aşağıdaki 8 başlık altında belirlemiş olup, söz konusu karar önemine binaen yazımızın altında yer verilmiştir.
1) Tarafsızlık
2) Kurum İtibarını Koruma
3) Çıkar Çatışmasından Kaçınma
4) Kamu Hizmetine Ayrılan Zamanda Sosyal Medya Kullanımı
5) Paylaşılan Bilginin İçeriği
6) İnsan Haklarına Saygı
7) Kurumsal Sosyal Medya Hesabının Kullanımı
8) Yöneticilerin Sorumluluğu
657 sayılı Kanunun “davranış ve işbirliği” başlıklı 8’inci maddesinin birinci fıkrasına göre; Devlet memurları, resmi sıfatlarının gerektirdiği itibar ve güvene layık olduklarını hizmet içindeki ve dışındaki davranışlarıyla göstermek zorundadırlar.
Devlet memurları sosyal davranışlar açısından belli kurallara tabi kılınmış olup, saygınlık, güven gibi özelliklere sahip olmaları gerektiği vurgulanmıştır. Bu sosyal davranışlara uymama, fiilin derecesi ve ağırlığına göre 657 sayılı Kanunun 125’inci maddesindeki disiplin cezasını gerektirecektir.
657/Madde 8’in gerekçesinde şu hususlar vurgulanmıştır. Devlet memurlarının hakla, hizmet arkadaşlarıyla münasebetlerini ve hizmet dışındaki davranışları memurluğun gerektirdiği terbiye, nezaket, ağır başlılık, sevgi, saygı, itibar ve işbirliği unsurlarına bağlanmıştır. Aslında bunların son derece olağan/doğal/tabii nezaket ve davranış kuralları olduğu ve devlet memurları arasında çok büyük bir çoğunluğun bunlara kendiliğinden uymakta olduğu muhakkaktır. Ancak, bu en tabii kuralların dışına çıkabilecek bazı devlet memurlarına disiplin müeyyidelerinin uygulanabilmesi için, bunları “ödev ve sorumlulukları” bölümünün bir maddesi halinde getirmek gerekli sayılmış ve kabul edilmiştir.
Anayasamızın “düşünce ve kanaat hürriyeti” başlıklı 25’inci maddesine göre; Herkes, düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir. Her ne sebep ve amaçla olursa olsun kimse, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; düşünce kanaatleri sebebiyle kınanamaz ve suçlanamaz. “Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti” başlıklı 26’ncı maddesine göre; herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet Resmi makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar. Bu fıkra hükmü, radyo, televizyon, sinema veya benzeri yollarla yapılan yayımların izin sistemine bağlanmasına engel değildir. Bu hürriyetlerin kullanılması, milli güvenlik, kamu düzeni, kamu güvenliği, Cumhuriyetin temel nitelikleri ve Devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünün korunması, suçların önlenmesi, suçluların cezalandırılması, Devlet sırrı olarak usulünce belirtilmiş bilgilerin açıklanmaması, başkalarının şöhret veya haklarının, özel ve aile hayatlarının yahut kanunun öngördüğü meslek sırlarının korunması veya yargılama görevinin gereğine uygun olarak yerine getirilmesi amaçlarıyla sınırlanabilir. Haber ve düşünceleri yayma araçlarının kullanılmasına ilişkin düzenleyici hükümler, bunların yayımını engellememek kaydıyla, düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin sınırlanması sayılmaz. Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunla düzenlenir. “Görev ve sorumlulukları, disiplin kovuşturulmasında güvence” başlıklı 129’uncu maddesine göre; memurlar ve diğer kamu görevlileri Anayasa ve kanunlara sadık kalarak faaliyette bulunmakla yükümlüdürler.
Memurlar ve diğer kamu görevlileri ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve bunların üst kuruluşları mensuplarına savunma hakkı tanınmadıkça disiplin cezası verilemez. Disiplin kararları yargı denetimi dışında bırakılamaz. Silahlı Kuvvetler mensupları ile hakimler ve savcılar hakkındaki hükümler saklıdır. Memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken işledikleri kusurlardan doğan tazminat davaları, kendilerine rücu edilmek kaydıyla ve kanunun gösterdiği şekil ve şartlara uygun olarak, ancak idare aleyhine açılabilir. Memurlar ve diğer kamu görevlileri hakkında işledikleri iddia edilen suçlardan ötürü ceza kovuşturması açılması, kanunla belirlenen istisnalar dışında, kanunun gösterdiği idari merciin iznine bağlıdır.
Kamu kurum ve kuruluşlarınca sosyal medya aracılığıyla paylaşım yapan memurları hakkında uygulamada ve genelde 657/125/A(e) “Devlet memuru vakarına yakışmayan tutum ve davranışta bulunmak” fiilinden dolayı uyarma cezası verdikleri gözlemlenmiştir.
Bu noktada Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuru kapsamında vermiş olduğu bir kararında (Başvuru Numarası: 2018/36354, Karar Tarihi: 18.10.2022, R.G. Tarih ve Sayı: 17.11.2022-32016) öne çıkan hususlar şunlardır.
1. Başvuru, kamu görevlisi olan başvurucunun sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı bir paylaşım nedeniyle disiplin cezası ile cezalandırılmasının ifade özgürlüğünü ihlal ettiği iddiasına ilişkindir.
11. Başvurucunun 14.7.1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 125. maddesinin birinci fıkrasının (A) bendinin (e) alt bendi uyarınca “Devlet memuru vakarına yakışmayan tutum ve davranışta bulunduğu” gerekçesiyle uyarma cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir. Anılan disiplin cezası, başvurucunun karara karşı yaptığı itirazın disiplin kurulu tarafından reddedilmesiyle kesinleşmiştir.
12. Başvurucu, hakkında tesis edilen disiplin cezasının iptali istemiyle Antalya 2. İdare Mahkemesinde (Mahkeme) dava açmıştır. Mahkeme, dava konusu işlemin iptaline karar vermiştir. Kararın ilgili kısmı özetle şöyledir:
“Antalya Körfez Gazetesi’nin 26.04.2017 günlü sayısında ASAT’ı karıştıran paylaşımlar konulu haberle ilgili olarak davacı tarafından belirtilen gazetede çalışan herhangi bir kişiyle görüşme yapılmadığının 29.05.2017 tarihli araştırma raporunda da belirtildiği, disiplin cezasına dayanak teşkil eden 24.04.2017 tarihli Facebook paylaşımda da görüleceği üzere dile getirilen eleştirilerde herhangi bir kurum ya da şahıs ismi belirtilmediği, bu nedenle davacının görev yapmakta olduğu kurumu ve idarecileri mesnetsiz suçlamalar ile töhmet altında bırakıp yıpratmaya çalıştığı ve kamuoyu nezdinde algı oluşturmaya çalıştığına ilişkin iddianın sübuta ermediği sonucuna ulaşıldığından, tesis edilen işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.”
13. Davalı idare, iptal kararına karşı istinaf talebinde bulunmuştur. Konya Bölge İdare Mahkemesi 3. İdari Dava Dairesi (BİM) başvurucunun üzerine atılı bulunan fiili işlediği sonucuyla mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın reddine kesin olarak karar vermiştir. Daire kararının ilgili kısmı şu şekildedir:
“…davacı tarafından kaleme alınan ve yukarıda ilgili kısımlarına yer verilen beyanlarıyla üzerine atılı bulunan fiili işlediği kanaati oluştuğundan hakkında tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık, dava konusu işlemin iptali yolunda verilen mahkeme kararında ise hukuki isabet bulunmadığı sonucuna varılmıştır.”
24. Başvurucunun sosyal medya paylaşımıyla devlet memuru vakarına yakışmayan tutum ve davranışta bulunması nedeniyle uyarma cezası ile cezalandırılmasının ifade özgürlüğüne yönelik bir müdahale olduğu değerlendirilmiştir.
34. Bu nedenle Anayasa Mahkemesi daha önceki kararlarında, düşünce açıklamaları nedeniyle kamu görevlileri hakkında verilen disiplin cezalarına ilişkin olarak idarenin ve bu tür cezaların hukuka uygunluğunu denetleyen yargı mercilerinin -sübjektif yorumlardan kaçınmaları için- yapmaları gerekenleri açıklamıştır. Somut olayda kamu görevlisi başvurucunun yapmış olduğu sosyal medya paylaşımının (bkz. § 6) devlet memurunun vakarına yakışmayan nitelikte bir tutum ve davranış olarak kabul edildiği de göz önüne alındığında idare ve yargı mercilerinin en azından şu değerlendirmeleri yapmaları beklenir:
i. Söz konusu olan ifade özgürlüğü olduğu için devlet memurlarının da birer birey olduğu, siyasi görüş sahibi olma, ülke sorunlarıyla ilgilenme, tercih yapma gibi sosyal yönlere sahip olma haklarının bulunduğu göz ardı edilmemelidir.
ii. Hizmet dışında kullanılan ifadelerin dile getirildiği koşullar gözetilmeli ve yapılan ifade açıklamasının kamu görevlisinin bulunduğu konum ve üstlendiği devlet görevinin -içeriğiyle birlikte değerlendirildiğinde- itibar ve güven duygusunu sarsacak nitelikte olduğu ortaya konulmalıdır. Bununla birlikte somut olayın koşullarında kamu görevlisinin düşünce açıklamasını kamu görevi statüsünün ve görev yaptığı alanın kendisine sağladığı unvanı dahil herhangi bir olanağı kullanarak yapmış ise bunun gösterilmesi gerekir.
iii. Buna ilaveten yapılan düşünce açıklamasının kamu hizmetlerinin sürekliliğini, etkinliğini, verimliliğini ya da gereği gibi yerine getirilmesini ne şekilde etkilediğinin ve cezayı gerekli kılan -devlet organizasyonu içinde düzenin bozulması, hizmetlerin yürütülememesi gibi- sonuçların neler olduğunun veya bu tür sonuçlara neden olmasının kuvvetle muhtemel olduğunun ortaya konulması gerekir.
iv. Her durumda kamu görevlisinin ödev ve sorumluluk derecesinin bulunduğu konum ve görev yaptığı alanla bağlantılı olarak belirlenmesi gerekmektedir.
v. Hükmedilen disiplin cezasıyla kamusal önemi bulunan objektif amaca ulaşılabileceği, başka bir deyişle kamu görevlisinin cezalandırılmasının zorunlu bir sosyal ihtiyaca karşılık geldiği gösterilmeli; düşünce açıklamasının kamu görevini etkileme derecesiyle orantılı bir disiplin cezasına hükmedilmelidir.
vi. Değerlendirmelerin oldukça açık, spesifik ve tekil olarak yapılması gerekmektedir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. İfade özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin ifade özgürlüğünün ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Antalya 2. İdare Mahkemesine (E.2017/1039, K.2017/1608) GÖNDERİLMESİNE, 18.10.2022 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Sonuç olarak; sosyal medya hesaplarında yapılan paylaşımların memurlar açısından disiplin suçu teşkil edip etmeyeceği yukarıda yer verilen Anayasa Mahkemesi kararında belirlenen ölçütlerin/kıstasların ön planda tutulması gerekir. Aksi takdirde bu durum ifade özgürlüğünün ihlaline sebebiyet verir. Memura bu nedenden dolayı disiplin cezasının uygulanabilmesi için fiilin sübut bulması/ispatlanması/şüpheye yer bırakmayacak şekilde ortaya çıkarılması ve gerçekleşmesi gerekir.
Yorum gönder